Çözümlerin Sayısı Problemlerin Sayısından Çoktur

Fuarlar gelişmiş ülkelerin ürünlerini pazarlamak, müşteri portföylerini genişletmek ve benzer imalatı yapan firmaların tanışmalarına zemin hazırlayan organizasyonlardan biridir. Hatta bu tür organizasyonlarında en başında gelir. Çünkü artık günümüzde bir ürünü üretmek çok büyük bir sorun olmaktan çıkmıştır. Firmalar en son teknolojiyi en kısa sürede satın alabilecek güçlere ulaşmışlardır. Belki olayın mali boyutları düşünüldüğünde bunun o kadar da kolay olmadığı fikri zihninizi meşgul edebilir. Ancak bu durum gözümüzde büyüttüğümüz kadar da imkânsız değil. Bunda 20 - 25 yıl öncesini tartışıyor olsaydık yerden göğe kadar haklı olabilirdiniz. Bugün için aynı şeyleri söylemek ülkemizdeki yapılmış ve yapılmakta olan bazı iyi niyetli çalışmaları haksız yere  eleştirmiş oluruz.

Fuarlara ziyaretçi konumunda katılan firma, kurum ya da kişiler ise meslekleri ve meslekleri ile ilgili teknolojik gelişmelerden haberdar olmak, görmek ve kullanıcıları ile tanışmayı arzu ederler. Bazen imalatçılar bir fuara hiçbir şey almamak sadece yaşadıkları ortamdan uzaklaşıp bir nebze olsun stres atmak amacıyla da giderler. Ancak fuar dönüşü mutlaka bir şeyler almış ya da ön görüşmelerini yapmış olarak dönerler. Kimi firma sahipleri ise almayı düşündüğü bir tezgâh, program ya da yatırım kararlarını fuarlara yapacağı gezi ve görüşmelerin sonrasına erteler. Bu tür kararlar gerçekten en  rasyonel kararlardır.

Fuar gezilerinin başka olumlu sosyal sonuçları da vardır. Günlük koşuşturmacalar, iş stresi, müşteri problemleri, hatalı üretim, yapılamayan tahsilâtlar, karşılıksız çekler daha sıralayacağımız onlarca sorun arasından işletme sahiplerine hafta sonu kaçamak tatili yapma ve vurgulanan bu problemlerden 2 günlüğüne uzaklaşma fırsatı verir. Bu koşuşturma ve hengâme arasında bazen aynı sanayi sitesinde ve hatta aynı bloktaki kişiler günlerce, aylarca birbirlerini görmedikleri  bile olabiliyor. Belki telefonda konuşuyorlar, elemanlarını birbirlerine iş amaçlı gönderiyorlar hatta bazen pazarlık yaptıkları bile olabiliyor. Ama şöyle iş stersinden ve bor yağı kokusundan uzak bir ortamda bir bardak çay içemiyorlar. Burada bunların nedenlerini tartışmak istemiyorum. İleriki yazılarımda bunları detaylı olarak sizlerle paylaşacağım. İşte bu tür gezilerde insanlar bir araya geliyor, hal hatır soruyorlar. Çok ilginçtir bu tür gezilerde genelde kıran tuvalet giyindikleri için birbirlerini zor tanıyanlar bile olabiliyor. Birbirlerine yaptıkları esprileri duymanız çok isterdim.  

Bundan yıllar önce TATEF (Takım Tezgahları Fuarı) ve Konya Fuarlarına  yaptığımız otobüs seyahatlerindeki espriler, şakalar, anlatılan fıkralar hele hele atölyeci ağzıyla söylenen o gün görmemiş laflar hala pek çok meslektaşımın olduğu gibi benimde kulaklarımda dünkü gibi çınlamaktadır. Her bir araya geldiğimizde, fuar sözü açıldığında artık restoranlardaki yapılan tuzluk şakaları, oteldeki horlamalar, geç saatlere kadar Aksaray caddelerindeki volta atmalar hepsi tebessümle yad edilir. Buralarda kurulan ve pekiştirilen dostluklar inanın daha kalıcı ve uzun soluklu olmaktadır. Zaten atalarımız ne demiş "arkadaş yolda tanınır". Ancak geçmişteki bu tür seyahatler artık kalmadı. Şimdi her yere uçakla gidiliyor. Uçakla yapılan seyahatlerde de ortamın samimiyetinin boyutlarını da hepimiz biliyoruz. Ancak gidilen şehirdeki bir caddede yapılan gezi, grup olarak yenilen bir yemek ve içilen bir bardak rakının lezzetini tatmak hala mümkündür. İnanın pek çok meslektaşım bu tür organizasyonlar yapmam konusunda bana ısrar ettikleri bile oluyor. İstiyorlar yoksa iş stresin uzaklaşacak bir bahane bulamıyorlar.

1 - 10 Ekim 2010 tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Ankara Sanayi Odası işbirliği ile II. TSK Malzeme Sergisi aynı zamanda 1 - 5 Ekim 2010 tarihleri arasında Ankara Sanayi Fuarı (ANSAF'10) düzenlenmektedir. TSK sergisindeki temel amaç TSK' nin ihtiyaç duyduğu ve yurt dışından satın alınan malzemelerinin yerli sanayi imkânları ile teminini sağlamak. Ülke savunmasındaki dışa bağımlılığı asgari seviyeye indirmek. Düzenlenen bu sergiye de 81 ildeki tüm sanayici, işadamları, atölyeciler kısacası imalatla ilgili olan herkes davet edilmiştir. Günler öncesinden organizasyonlar yapılmış ve fuar takvimleri belirlenmiş, bu da güzel.

Dün, Adana Metalişleri Sanayi Sitesin' deki bir meslektaşımı ziyaretim esnasında elinde bir faks telefonda yaptığı görüşmeye tesadüfen şahit oldum. Görüşmesi bittikten sonra biraz gergin hatta moralinin de bozuk olduğunu gözlemledim. Nedenini sorduğumda, "Hocam görüştüğüm kişi sanayi odasında fuar organizasyonları ile görevli arkadaş. Ankara' da TSK' nin sergisi için faks göndermişler. Çok güzel. Davetiye faksı daha dün elimize geçti, planlama için çok geç kalınmış. Katılmak için aradım 388 TL uçak bilet parası ve 60 €  otel konaklama ücreti  istediler (Uçak bilet ücreti müracaat edilen günkü bilet fiyatlarına göre değiştiği, daha önce müracaat edenlerin biletlerinin daha ucuza temin edildiği ASO yetkilisi tarafından belirtilmiştir.)  Şu ana kadar katılmak isteyen kişi sayısını sorduğumda 16 kişi olduğu söylendi. Bu ne kadar acı bir tablo... Bu kadar önemli bir fuara Türkiye' nin 4. büyük vilayeti, nüfusu 1.5 milyonu aşmış, sanayisi ile bir şeyler yapmak isteyen, sürekli pazar ve iş arayışını sürdüren böyle bir şehirden yarım otobüs kişi katılıyor. Neden 5 - 10 otobüs değil de yarım otobüs. Eminim bu fuara Konya, Bursa, Gaziantep, Kayseri' den 15 - 20 otobüs ziyaretçi katılır. Gelin görün ki Adana' dan yarım otobüs...   Elbette duyuruları son güne bırakırsalar, uçak bileti ve konaklama için böyle astronomik rakamlar isterlerse katılımcı bulmakta zorlanırlar. Sanayi odasının böyle bir fuar gezisini organize edebilecek ekonomik gücümü yok?"

Sanayi Odası' nın haklı olduğu yönler olduğuna ben de inanıyorum. Birincisi bu tür organizasyonlar ücretsiz yapıldığında aşırı sayıda katılımcı olabilir. Böylesi bir durumda katılımcı seçimlerinin nasıl yapılacağını ve ASO imkânları ölçüsünde daha fazla katılımcıyı davet etme çözümleri aranabilirdi. Katılım ücretinin makul seviyelerde olabilmesi için geçmiş istatistiki bilgilerden yararlanılarak ulaşım ve konaklama organizasyonları erkenden yapılabilirdi. Tabiî ki son güne bırakıldığında ortaya yüksek ücretlerin çıkması doğaldır. Duyuru konusunda ASO' nun yayınlamış olduğu dergide ve web sayfasında gerekli duyuruların yapıldığını sıkı takipçisi olduğum bizzat biliyorum. Ancak işyeri sahibi meslektaşlarımızın bu tür dergi ve web sayfalarındaki haber ve duyuruları takip etme gibi bir alışkanlıkları olmadığı gibi pek çoğunun zamanı da yok. Kurumsallaşmış işletmelerde bu tür işlerin takibi oldukça sistemli olarak yapılmaktadır. Ama KOBİ diye tanımladığımız segment içinde olan işletmelerde bu oldukça zor. Bence fakslar 5 - 10 gün önceden işletmelere çekilip, en azından katılma olasılığı yüksek olan firma yetkililerine telefonla hatırlatma yapılsa çok daha iyi olurdu. Burada güzel bir uygulamadan bahsetmeden geçemeyeceğim. Makine Mühendisleri Odası Adana Şubesi bu tür eğitim, gezi, söyleşi, seminer, ölüm vb. duyuruları şahısların cep telefonlarına SMS olarak göndermektedir. Benzer bir uygulamayı neden sanayi odamız yapmasın?

Aslında amacımız çözüm üretmek olduğunda ben çözümlerin sayısının problemlerin sayısından daha fazla olduğunu biliyorum. Amacımız üzüm yemek olmalıdır.


Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest Addthis